YUMURTANIN NİÇİN BİR TARAFI YUVARLAK, DİĞER TARAFI SİVRİDİR?
Eğer köşeli yaratılmış olsalardı kenarları dayanıklılık bakımından çok zayıf olurdu. En dayanıklı geometrik şekil küredir ama bu şekildeki bir yumurta yuvarlanacak olursa nerede duracağı belli olmaz.
Ama bildiğimiz şekliyle yumurta, yuvarlanınca düz gitmez. İnce tarafı üstünde dairesel bir yol çizer. Başladığı yere yakın bir noktada durur. Yani düz bir yerde kaybolması imkânsızdır. Yumurta, tavuğun yumurta kanalında küre şeklindedir. İlerlemesi sırasında arkada kalan dairesel kaslar büzüşerek hem yumurtayı ileri iterler hem de bu kısmına baskı yaparak konik biçimini sağlarlar.
Sürüngenlerde bu düzenek olmadığından yumurtaları küresel biçimdedir.
***
ÜÇ YAŞINDAN ÖNCESİNİ NİÇİN HATIRLAMAYIZ?
Bilim adamları geçmiş deneyimlerimizi saklayan hafızamızın beynimizde anı veya öykü şeklinde organize olduğunu ileri sürüyorlar. Üç yaşından küçükler bu şekilde iletişim kurma yeteneğine sahip değiller. Öykü ve anılarını anlatamıyorlar. Yer ve karakter kavramlarını anlamıyorlar. Üç yaşından küçükler düzgün konuşabildikleri, anlayış, seziş ve hafıza yeteneklerine sahip oldukları halde tüm olanları bir bütün olarak şekillendiremiyor, öyküye dönüştüremiyorlar. Hafızamız ne yaptığını, ne yapıldığını 3-4 yaşlarında kaydetmeye başlıyor.
***
DEVELERİN HÖRGÜÇLERİNDE NE VAR?
Genelde hörgüçlerinde su olduğu ve uzun yolculuklarında bu suyu kullandıkları söylenir ama doğru değildir. Develerin hörgüçlerinde 30-35 kg kadar yağ bulunur. Yiyecek bulamadıkları zaman bu enerjiyle hareketlerini sağlarlar ayrıca yağ çöl sıcağına karşı koruma görevi de yapar. Develer suya az gereksinim duyarlar. Burun mukozaları insana göre 100 kat daha büyüktür. Soluk alırken havadaki nemin üçte ikisini kazanabilirler. Su kaybını da dokularından kaybederler, kandaki su etkilenmez.
***
TÜKENMEZ KALEMİN DOLMA KALEMDEN FARKI NEDİR?
Kalemin tarihi yazınınkinden de eskidir. İlk insanlar sivriltilmiş çakmak taşlarıyla duvar resimleri yapmıştır. Mürekkepli metal kalemler Romalılar tarafından biliniyordu. Tükenmez kalem adı ile bilinen bilye uçlu kalemin ilk modeli 1880 yılında yapılmıştır fakat rağbet görmemiştir. Uçakların gelişmesiyle gündeme tekrar gelir. Uçaklar 2-3 bin metreye çıkınca hava basıncı oldukça azalır. Dolmakalem mürekkebi basınç nedeniyle dışarı akarak kağıdı ya da giysiyi lekeler. 2. Dünya Savaşında askeri uçaklarda kullanılan tükenmez kalem sonradan yaygınlaşmıştır. Tükenmez kalemlerde mürekkep, kağıda pirinç uçtaki yuvaya yerleştirilmiş minik bir bilye aracılığıyla aktarılır. Fakat dolmakalemin özelliği seçkin ve yazıyı kaliteli kılmasıdır.
***
ATEŞ BÖCEKLERİ NASIL IŞIK SAÇAR?
Aslında bu böceğin verdiği ışığın ateşle de sıcaklıkla da bir ilgisi yoktur. Bilimsel adı “Soğuk Işık”tır. Bu ışık olayı, moleküler seviyede kimyasal bir işlemdir. Bazı moleküllerin ayrışarak daha yüksek enerjili hâle geçebildikleri ve bu fazla enerjiyi ışığa dönüştürebildikleridir. Ateş böceğinin karın bölgesindeki ışık organında bulunan guddelerden ışık elde etmede rol alan iki ana kimyasal madde üretilmektedir. Fakat onlar da tam olarak ışık vermeye yetmediği için böceğin ışık bölgesine yakın solunum organının ışık verme anında burayı oksijenle beslemesi gerekmektedir
***
EVDEKİ SİNEKLER KIŞ GELİNCE NEREYE GİDERLER?
Sineklerin her türü kışın ortadan kaybolur. Havaların ısınmasıyla birlikte ansızın ortaya çıkarlar. Sinekler ısıya karşı çok hassastır. Güneş bulutun arkasına girdiği zaman oluşan ısı düşmesinden bile etkilenirler. Kış günlerinde yaşama şansları yoktur. Ölmeden önce yumurtalarını toprağa veya kuytuya gömerler. Larva ve yumurtalar soğuktan etkilenmez. Yaz sıcakları başlayınca yumurtalar çatlar ve yine sinekli günler başlar.
***
2006’nın Önemli Bilimsel Gelişmeleri
Science Dergisi, 2006’nın en önemli bilimsel gelişmesi olarak, en zor matematik problemlerinden birisi olan ‘Poincare Önermesi’nin Rus matematikçi Grigori Perelman tarafından çözülmesini seçti.
Ağustos ayında yüzyıllık matematik sorusunu çözerek büyük bir sansasyon yaratan ve matematikte en büyük ödül olan 1 milyon dolar ikramiyeli Field Madalyasını almaya hak kazanan, ancak bunu reddeden Perelman’ın başarısı, matematik dünyasında son 10 yılda görülen en önemli çalışma olarak niteleniyor.
Fields Madalyasını reddettikten sonra sırra kadem basan dahi Perelman’ın annesiyle yaşadığı, artık hiç matematikle ilgilenmediği, edebiyata merak sardığı ve çocukluk arkadaşlarıyla klasik müzik dinlediği ortaya çıkmıştı.
Perelman’ın izini süren İngiliz gazeteleri, matematiğin en zor 7 probleminden birini çözen Yahudi kökenli matematikçinin St. Petersburg’ta annesiyle birlikte mütevazi bir dairede yaşadığını ve annesinin 80 YTL’lik emekli maaşıyla geçinmeye çalıştığını ortaya çıkarmışlardı.
İşte 2006’nın diğer önemli bilimsel gelişmeleri:
1- Küçülen buzullar. Buz bilimciler, dünyanın iki büyük buzul örtüsünün giderek artan bir hızla okyanuslara karışmakta olduğunu tespit ettiler.
2- Harry Potter’ın görünmezlik pelerini. İngiliz ve Amerikalı bilim ekibi, bir cismi mikrodalgaların bükülmesini sağlayarak görünmez olmasını sağlayan ve ‘metamateryal’ adı verilen bir cihaz geliştirdiler.
3- Umut Işığı. Klinik deneyler, ‘ranizumab’ adlı ilacın, yaşa bağlı olarak görme bozukluğu olan hastaların üçte birinde iyileşme sağladığını ortaya çıkardı.
4- Işık engelinin ötesi. Yeni mikroskopi teknikleri, biyologlara hücre ve proteinlerin ince yapılarının daha iyi gözlemlemelerine olanak sağladı.
5- Anıların Esrarı. Nörologlar, beynin yeni hatıraları nasıl kayıt ettiğinin iç yüzünü ortaya çıkardılar.
6- Küçük moleküller. Araştırmacılar, gen ifadesini (tanımını) durduran yeni bir küçük RNA molekül sınıfı tespit ettiler.